İçeriğe geç

Yapay Zeka ve Geleceğimiz

Yapay Zekâ

Son yıllarda, yapay zeka konusunda sağlanan baş döndürücü gelişmeler beraberinde insanlığın geleceğiyle ilgili ciddi endişeleri de getirdi. Bu endişelerin en başında, yapay zekânın insanların işlerini elinden alacağı ve zaten insanlık için çok büyük bir sorun olan işsizliği daha da derinleştireceği, bunun sonucunda sosyal düzenin hızla bozulacağı, kaos ve şiddete neden olacağı, gelmektedir. Bunun yanında, yapay zekânın kötüye kullanımı sonucu güvenlik riskleri, sahtecilik, mahremiyet ihlalleri ve otonom silahlar gibi önemli sorunlara sebep olacağı şeklindeki görüşler de yaygındır.  Hatta, yapay zekânın katlanarak büyümesi sonucunda kendi kendini yöneten süper zekânın ortaya çıkacağı ve bunun da insanlık medeniyeti için büyük risk olduğunu iddia edenler var.

Yapa zekânın günümüzdeki yetenek ve kapasitesini ve gelişim hızını göz önünde bulunduracak olursak bu endişelerin tamamen yersiz olduğunu söylemek güç. Bununla beraber, yapay zekâyı geliştiren insanlığın, onun neden olacağı muhtemel sorunları da bertaraf edecek çözümleri de geliştireceğine inananlardanım.  Tıpkı sanayi devriminde olduğu gibi. Hatta, yapay zekânın, yakın gelecekte, insanlığın yüzyıllardır boğuştuğu ekonomik, sosyal, siyasal ve toplumsal bir çok soruna çözüm olacağını ve insanlık için parlak bir gelecek vadettiğini düşünüyorum. 

Kai-Fu Lee’nin belirttiği gibi: “Yapa zekâ ile yeni dünyalar keşfedeceğiz ama daha da önemlisi kendimizi keşfedeceğiz. “

Kai-Fu Lee ve Chen Qiufan tarafından kaleme alınan Yapay Zeka 2041 kitabının sonunda, Kai-Fu, yapay zekânın insanlığın geleceğindeki rolünü, kitabın sonunda, şöyle özetlemektedir:

“Biz insanlar yapay zekâ hikâyesinde pasif izleyiciler olmayacağız. Ne de olsa hikâyeyi biz yazdık. Yapay zekâ içeren bir geleceğe ait vizyonumuzun temelini oluşturan değerler, kendi kendini kanıtlayan kehanetlere dönüşecek. Eğer biz kendimizi yapa zekânın gelişen becerileri karşısında “gereksizleşen sınıf” olarak görürsek, kendimizi geliştirme şansını da kaybederiz. Eğer bolluğun1 nimetleriyle yetinip beynimizi geliştirmeye ve başkalarıyla bağ kurmaya çalışmazsak, kendi türümüzün evrimini sona erdiririz. Eğer umutsuzluğa kapılıp yaklaşan tekillik2 karşısında pes edersek, tekillik ister gelsin, ister gelmesin, kendimizi karamsarlık kuyularına atmış oluruz.

   Diğer yandan, eğer rutin işlerden ve açlık ve fakirlik korkularında kurtulduğumuza müteşekkir olursak, yapay zekâda olmayan özgür irademizi güçlendirirsek ve insan-yapay zekâ işbirliğinin yaratacağı bütünün parçalarının  toplamından daha büyük olacağına inanırsak, yapay zekâyı “daha önce başkalarının hiç gitmediği yerlere cesaretle gitmekte” bizim için mükemmel bir yardımcı olarak şekillendirebiliriz.  Yapa zekâ ile yeni dünyalar keşfedeceğiz ama daha da önemlisi kendimizi keşfedeceğiz. Yapa zekâ biz rahat bir hayat ve güvenlik hissi verecek, bizi sevgiye ve potansiyelimizi gerçekleştirmeye doğru itecek. Yapay zekâ korkularımızı, gösteriş merakımızı,  açgözlülüğümüzü azaltacak ve daha asil insani ihtiyaçlara ve isteklere yöneltecek.

  Yapa zekâ bütün rutin işleri üstlenerek bizi insan yapan olgulara ve olması gereken kaderimize doğru yönelmemizi teşvik edecek. Sonunda yazacağımız hikâye, yapay zekânın hikâyesi değil, kendi hikâyemiz olacak.”

Kitabı mutlaka okumanızı tavsiye ediyorum.

1 Yazarın kitabın onuncu bölümünde detaylı bir şekilde bahsettiği; yapay zekânın üretim maliyetlerini çok düşürmesi sonucu oluşacak ekonomik bolluk.

2 Kitapta bahsi geçen; bazı fütüristlerin, 2045 yılına doğru ortaya çıkacağını tahmin ettiği “tekillik” (singularity), gelecekte yapay zekânın insan zekâsının ötesine geçerek medeniyeti ve insan doğasını radikal bir biçimde değiştireceğine inanılan varsayımsal nokta.

Beğendiyseniz paylaşın.
Bir yanıt yazın