Hayat hiç bir zaman planladığınız gibi gitmez. Bırakın hayatı planlamayı bir gününüz dahi planladığınız gibi olmaz bazen. Bir Pazar günü, bir-iki akraba ziyareti planlarken, dönüş yolunda, yolun kenarında ilerlerken birden bir karanlığa gömülürsünüz. Gözünüzü hastanede açarsınız. Anlamsız bir kalabalık ve koşuşturmanın ortasında… Önce olan biteni seyredersiniz. Seyirci olduğunuzu sanırsınız ilk önce. Bütün koşuşturma ve kalabalığın sebebinin siz olduğunuzu fark ettiğinizde ise korkmaya başlarsınız. Aynı anda vücudunuzun her tarafındaki ağrıları hissetmeye başlarsınız. Birileri sürekli size bir şeyler sorar. Siz soruları duyarsınız ama cevap vermezsiniz. Çünkü siz önce kendinize bir cevap bulmaya çalışırsınız. Bu arada çocuklarınız gelir aklınıza. Öyle ya. Siz yalnız değildiniz ki… Korku ve endişeleriniz artar. Bu sefer siz sorular sormaya başlarsınız etraftakilere. Ama onlar size temkinli cevaplar verirler. Doktor beliriyor tepenizde. Sonra yine koşuşturma… Bir odadan bir odaya, bir makineden diger makineye…
Neyseki artık etrafınızda tanıdıkları görmeye başlayınca biraz rahatlarsınız. Çocuklar da görünmüştür artık. Derin bir oh çekmek istersiniz ama yapamazsınız. Çünkü nefes alırken bile her tarafınız ağrımaya baslar. Ağrılarınız gittikçe şiddetlenir. Artık kendi vücudunuza odaklanırsınız. Bir sürü yara bere ve bir de bakıyorsunuz ki bir ayağınızı kıpırdatamıyorsunuz. Bu arada öğreniyorsunuz ki; siz tıpkı planladığınız gibi yolunuzda giderken, başka birisi de kendi planladığı gibi yaşamak için acele ederken sana çarpmış ve hem senin planını hem de kendi planını bozmuş. Bu noktadan sonra hiç bir plan işe yaramayacaktır. Çünkü hayatınız kökünden sekteye uğramıştır. Yaşananları düşündükçe içinde bulunduğunuz berbat duruma şükretmeye başlarsınız. Yara bere içinde olmanıza, bir ayağınızda kırık olmasına, vücudunuzdaki ağrılardan kımıldayamayacak halde olmanıza rağmen hayati bir tehlikeniz olmadığına sevinirsiniz. Sonra günlerce yatağa bağlı kalırsınız. Oturabilmek hele yürüyebilmek size çok zor gelir. Oysa daha bir gün önce koşuyordunuz. Normalde bir çırpıda yürüdüğünüz yerler size çok uzak gelir. Evin merdivenleri aşılmaz dağlar olur önünüzde. Sonra koltuk değnekleri size bulunmaz bir nimet gibi gelir. Zor da olsa koltuk değnekleriyle yürüyebildiğiniz için şükredersiniz. Halinizi duyan eş, dost akraba ziyarete gelir. Bazıları telefon açar. Bazıları da kendi haline bakmadan bu durumdan kendine pay çıkarır. Bu arada gerçek dostlar da kendini hemen belli eder. Ve kimde ne kadar değeriniz olduğu ortaya çıkar. Böyle günlerde en çok da dost sandıklarınızın riyakarlığı üzer sizi.
Sonra…
Sonra yine kaldığınız yerden hayatınıza devam etmeye çalışırsınız. Eksik de olsanız ve hayatınızdan bazılarını eksiltmiş de olsanız…
Çok geçmiş olsun abicim
Büyük geçmiş olsun Serbest abi en kısa zamanda sağlığınıza tekrar kavuşmanız dileğiyle…