İçeriğe geç

Asmolen Dolgulu Dişli Döşemelerde Yapılan Hatalar

Uzun zamandır, betonarme bina taşıyıcı sistemlerinde yaygın olarak kullanılan, asmolen dolgulu dişli döşemelerde sıklıkla yapılan hatalarla ilgili bir yazı yazmak istiyordum. Bu konu, tanıdığım az sayıdaki bilinçli inşaat mühendislerinden Cihat Yıldırım’ın da dikkatini çekmiş, önceki yazılarımdan birinin altına yazdığı yorumda bu konuya değinmiş ve benim de bir yazıda değinmemi istemişti. Konu önemli ve geniş olunca yazmak için sakin ve geniş bir zaman gerekiyordu. Yoğun iş koşuşturması içerisinde bugün elime fırsat geçince hemen yazmaya koyuldum.

Bilindiği gibi; dişli döşemelerde dolgu malzemesi olarak asmolen kullanılmasının önemli miktarda kalıp, kalıp işçiliği ve zamandan tasarruf sağlaması, düz bir tavan sağladığı için mimari planlamada esneklik sağlaması, ısı ve ses yalıtımı sağlaması gibi önemli avantajlarından dolayı betonarme binalarda yaygın olarak kullanılmaktadır. Ancak, özellikle özel bina inşaatlarında projeden uygulamaya yapılan bir çok hata bu avantajlarını dezavantaja çevirmekte ve yapının sağlamlığını ve emniyetini tehlikeye atmaktadır.

Özellikle projelendirme safhasında yapılan en önemli hata, asmolen dolgulu dişli döşemeli taşıyıcı sistemlerde, mimari veya ekonomik sebeplerden dolayı perde beton kullanılmamasıdır. Mevcut yönetmelik veya standartlarda böyle bir zorunluluk olmasa da, bu sene yayınlanan ve 2019’da yürürlüğe girecek olan Türkiye Bina Deprem Yönetmeliği, Madde 17.2.13’de, Deprem Tasarım Sınıfı DTS=1 ve DTS=2 olan binaların taşıyıcı siteminde, binaya etkiyen toplam eşdeğer deprem yükünün tamamını karşılayacak, süneklik düzeyi yüksek perde kullanımını zorunlu kılmaktadır. Madde 4.3.4.3’de ise, asmolen dolgulu veya dolgusuz tek doğrultulu dişli döşemeli betonarme çerçevelerden oluşan taşıyıcı sistemlerin, perde içermedikleri taktirde, süneklik düzeyi sınırlı taşıyıcı sistemler olarak sınıflandırılacak ve sadece DTS=3 ve DTS=4 olan binalarda kullanılacaktır denilmektedir. Deprem Bölgelerinde Yapılacak Binalar Hakkında Yönetmelik-2007, Madde 2.5.1.4’de de, kolon ve kirişleri Madde 3.3, 3.4 ve 3.5’te verilen koşullardan herhangi birini sağlamayan dolgulu veya dolgusuz dişli ve kaset döşemeli betonarme sistemler, süneklik düzeyi normal sistemler olarak göz önüne alınacaktır. Görüldüğü gibi, mevcut ve yeni yönetmeliğin ilgili maddeleri göz önüne alındığında, deprem yüklerine karşı etkili bir performans için, asmolen dolgulu döşemeli taşıyıcı sistemlerde perde kullanmak gerekmektedir.

Bütün meslektaşlarımın bildiği gibi; asmolen dolgulu dişli döşemeli taşıyıcı sistemlerde, döşeme ağırlığının, normal döşemelere göre daha fazla olmasından dolayı, yapıya etkiyen deprem yükleri de daha fazla olmaktadır. Dolayısıyla bu tür sistemlerde, deprem yüklerini karşılamada çok daha efektif olan perde kullanımı daha da önem kazanmaktadır. Bu nedenle asmolen dolgulu dişli döşemeli taşıyıcı sistemlerde, her iki doğrultuda ve deprem yüklerinin tamamını karşılayacak oranda perde kullanılmalıdır.

Sıklıkla yapılan proje hatalarından biri de, yönetmelik ve standardın açık kuralına rağmen, açıklığı 4 mt’yi geçen nervür kirişlerine enine bir, 7 mt’yi geçenlere de iki nervür kirişi konulmamasıdır. Bir diğer önemli proje hatası; asmolen ağırlığının yük olarak hesaba katılmamasıdır. Binaya etkiyen yüklerin eksik hesaplanmasının muhtemel ağır sonuçlarını, meslektaşlarıma anlatmamın gerekli olmadığını düşünüyorum. Ana kiriş genişliklerinin standartta belirtilen max genişlikten daha fazla yapılması da sıkça karşılaştığımız proje hatalarındandır. Ayrıca proje paftalarında, kullanılacak asmolen tipinin belirtilmemesini de önemli bir proje eksikliği olarak saymak mümkündür.

Uygulamada yapılan en büyük hata ise, ucuz olmasından dolayı, denetimsiz, sıradan imalathanelerde ve hiçbir standarda uymadan yapılan asmolenlerin kullanılmasıdır. Asmolenlerin yüksekliğinin min 25 cm olması gerekirken bu imalathanelerde üretilenlerin yükseklikleri 18 cm veya 20 cm olmaktadır. Bunun üzerine 5 veya 7 cm döşeme betonu döküldüğünde ortaya çıkan 23 cm, 25 cm veya 27 cm toplam döşeme kalınlığı, min kiriş yüksekliği olan 30 cm’den küçük kalmaktadır. Ayrıca, bu tür asmolenler standart asmolenlere göre daha ağır olmaktadır. Bu da binanın kütlesinin hesaplanandan daha fazla olmasına ve buna bağlı olarak binaya etkiyen deprem yeklerinin de hesaplanandan daha fazla olmasına sebep olmaktadır. Böylece taşıyıcı sistem, hesaplanan statik ve dinamik yüklerden daha fazla yüke maruz kalmaktadır. Döşeme ağırlığını ciddi oranda arttıran bir diğer hata da, ana kirişlerin yanında kapaklı asmolen kullanılmamasından dolayı kiriş betonu dökülürken asmolenlerin içerisine beton dolmasıdır. Bu, aynı zamanda ciddi miktarda beton zaiyatına da sebep olmaktadır. Bir diğer önemli uygulama hatası, gerekli yerlerde enine nervür kirişlerinin yapılmamasıdır. Döşeme dağıtma donatısı ve nervür etriyelerinin olması gerekenden daha geniş aralıklarla döşenmesi de uygulamada sık yapılan hatalardandır.

Genel olarak yapılan önemli hatalara değindikten sonra asmolen dolgulu dişli döşemelerle ilgili yönetmelik ve standart kurallarını, hem hatırlatmak hem de gerektiğinde hızlıca ulaşabilmeniz için aşağıya derliyorum.

  1. Dolgulu veya dolgusuz dişli döşemeli sistemlerde plak kalınlığı, DBYBHY-2007’ye göre en az 5 cm, TBDY-2018’e göre ise en az 7 cm olmalıdır.
  2. DBYBHY-2007, Madde 2.5.1.4; kolon ve kirişleri Madde 3.3, 3.4 ve 3.5’te verilen koşullardan herhangi birini sağlamayan dolgulu veya dolgusuz dişli ve kaset döşemeli betonarme sistemler, süneklik düzeyi normal sistemler olarak göz önüne alınacaktır.
  3. TBDY-2018, Madde 4.3.4.3; Dolgulu (asmolen) veya dolgusuz tek doğrultulu dişli döşemeli betonarme çerçevelerden oluşan taşıyıcı sistemler, perde içermedikleri takdirde, süneklik düzeyi sınırlı taşıyıcı sistemler olarak sınıflandırılacak ve sadece DTS=3 ve DTS=4 olan binalarda kullanılacaktır. Bu tür taşıyıcı sistemler, süneklik düzeyi yüksek betonarme bağ kirişli (boşluklu) ve/veya boşluksuz perdeler veya süneklik düzeyi yüksek çelik dışmerkez ve/veya merkezi çaprazlı çerçeveler ile birlikte düzenlenerek süneklik düzeyi karma sistemler olarak yapılabilir.
  4. TS 500-2000 Madde 11.3.2; Bir doğrultuda çalışan dişli döşemelerde dişler arasındaki serbest aralık 700 mm den fazla olamaz. Tablanın kalınlığı serbest diş aralığının 1/10 undan ve 50 mm den, diş genişliği ise 100 mm den az olamaz. Toplam diş yüksekliğinin (plakla birlikte) serbest açıklığa oranı, basit mesnetli tek açıklıklı döşemelerde 1/20, sürekli döşemelerde 1/25, konsollarda ise 1/10 den az olamaz. Bir doğrultuda çalışan dişli döşemelerin açıklığı 4 m den fazla ise, taşıyıcı dişlere dik, en az aynı boyutta enine dişler düzenlenmesi gereklidir. Açıklığın 4 m ile 7 m arasında olduğu durumlarda bir enine diş, açıklığın 7 m den büyük olduğu durumlarda ise iki enine diş düzenlenmelidir. Enine dişler, açıklığı olabildiğince eşit bölmelidir.
  5. TS 500-2000 Madde 11.3.3; dişlerde etriye aralığı 250 mm’den, dişlerin üstündeki plakta dağıtma donatısı aralığı 250 mm’den fazla olmamalıdır.

Beğendiyseniz paylaşın.

6 Yorum

  1. Muzaffer İşlek Muzaffer İşlek

    Serbest bey yazınızla bileğilerimizi güncellediniz teşekkür ederim. Ben de bir konuya değineceğim Asmolen dolgu döşemelerde asmolen gözlerin içi bazen boşluğa gelmekte ve ağzı kapatılmadığı için içi beton ile dolmaktadır buda öngörülmeyen ek yükler getirmekte ve bazen çok aşırı olmaktadır

  2. İsmail İsmail

    Merhabalar Serbest bey, pek çok yazınızı okuyorum, inşaat mühendisi değilim kendime ev yaptırıyorum ve bu süreçte mümkün mertebe bilinçlenmeye çalışıyorum sizin de katkılarınız büyük çok teşekkür ederim öncelikle.

    Ben şunu merak ediyorum, asmolen sisteminin depreme karşı, doğru inşa edilse de, daha dezavantajlı olduğunu okudum birkaç yerde bu konudaki fikriniz nedir?

  3. Merhaba İsmail Bey,
    Öncelikle şunu belirtmekte fayda var: Gerek mühendislik, gerek projelendirme gerekse uygulamada gerekli özen gösterildiğinde ve bütün gereklilikler yerine getirildiğinde, her türlü yapı sistemi depreme dayanıklı olarak inşa edilebilir. Ancak şu da bir gerçek ki; yapının kullanım amacı, şekli (yani formu), yüksekliği, bulunduğu yer, zemin yapısı, inşaat, malzeme temin ve iklim koşulları ile ekonomik şartlar gibi önemli faktörler göz önünde bulundurularak en uygun yapı sistemine karar verilmelidir. Buna göre, bazı sistemler belirli şartlar altında avantajlı olurken başka koşullarda dezavantajlı olabiliyor. Bundan dolayı asmolen döşeme sistemi de, özellikle konut yapılarında, mimari, izolasyon ve uygulama kolaylığı açısından birçok avantaja sahip iken, kat hizalarında kütleyi arttırması gibi dezavantajları da olabilir. Ama bu dezavantaj, uygun mühendislik çözümleriyle giderilebilir. Bu açıdan baktığımızda; asmolen döşemenin doğru inşa edilmesi tek başına sağlamlık için yeterli değildir. Bu durum bütün yapı elemanları için geçerlidir. Asmolen döşeme sistemi kullanılan binaların kolon ve perde taşıyıcılarının bu döşeme sistemine uygun olarak tasarlanması gerekmektedir. Asmolen döşeme sistemlerinde kiriş genişlikleri fazla olduğundan, kolon ebatlarının buna göre belirlenmesi, kat hizalarında artan kütleden dolayı, rijitliği arttırmak için yeteri kadar ve uygun konumlarda perde taşıyıcılar yapılması, mümkün olan en hafif asmolen dolgu malzemesinin kullanılması gibi gerekler yerine getirildiğinde deprem dayanımı konusunda problem olmayacaktır.

  4. Türkan Türkan

    Merhabalar bu faydalı yazı için teşekkür ederim.
    Benim asmolen döşeme hakkında bir sorum olacak, yapılacak binanın statik planı hesaplanırken asmolen döşemede dolgu malzemesi olarak asmolen tuğla planlanmış ancak sonrasında ev inşası sırasında, evin yükünü hafifletmek için asmolen tuğla yerine dolgu malzemesi olarak strafor kullanılmış, yine planlamada çatı malzemesi kiremitken melamine dönülmüştür. Bu değişimlerin evin statik sağlamlığına etkisi olumlu mu olur olumsuz mu?

Bir yanıt yazın