Geçen günlerde rastladığım bir haber, çok sık karşılaştığımız, hem mesleki hem insani hem de vicdani açıdan gayri ahlaki, hukuken de suç olan “imzacılık” meselesini, bir mimarın ağzından, aleni olarak ifşa ediyordu. Haberde görüldüğü gibi, “imzacılık” işi, yaşadığımız ve yaşamakta olduğumuz onca yıkım, can ve mal kaybına rağmen ne yazık ki, devam etmektedir.
“İmzacılık” tabiri, meslekten olanlar tarafından iyi biliniyor ancak, bu yazıyı okuyacak olan mimar ve mühendis olmayanlar için açıklamak gerekirse; yapmadığı, görmediği, bilmediği işlere kendisi yapmış ve her şey doğru ve uygunmuş gibi, çoğunlukla da az miktarda para karşılığında imzasını atan mimar ve mühendisler için kullanılır.
Mimar ve mühendislerin, meslekleri ve yaptıkları iş dolayısıyla mesleki, ahlaki, hukuki ve toplumsal sorumlulukları vardır. Her mimar ve mühendis, imza attığı işi, mesleki bilgi ve beceri ışığında, ilgili standart ve yönetmeliklere uygun olarak büyük bir ciddiyet ve özenle yapmalıdır. Ayrıca yaptığı her işin en ince ayrıntısına kadar hakim olmalıdır. Hiçbir mimar ve mühendis yaptığı işi, kendisine olan maddi getirisi ile değerlendirmemelidir. Üstlendiği her işe, niteliği ne olursa olsun, karına-zararına bakmadan, gereken özen ve ciddiyeti göstermek zorundadır. Her şeyden önce, bu, ahlaki ve vicdani bir zorunluluktur. Haberde de görüldüğü gibi, görevlerini ihmal eden mimar ve mühendisler, hiçbir şekilde telafisi mümkün olmayan, ağır can ve mal kayıplarına neden olabilmektedir.
İmzacı mimar ve mühendisler, yaptıklarını işsizlik, geçim sıkıntısı, hatır-gönül meselesi vb. birçok bahaneyle gerekçelendiriyorlar. Ancak, böylesine ağır sonuçları olan bir ihmalin hiçbir kabul edilebilir gerekçesi olamaz. Böyle bir davranış, en hafif tabiriyle, büyük bir sorumsuzluktur. Sahtekarlıktır. Ülkemizde, her meslekten insanlar için olduğu gibi, mimar ve mühendisler için de büyük bir işsizlik ve geçim sıkıntısı olduğu bir gerçektir. Ancak bu sıkıntıları aşmanın yolu mesleğini ve yetkinliklerini kötüye kullanmak, basit çıkarlar için mesleki sorumluluk almak, küçük kazançlar için bir çok insanın canını ve malını tehlikeye atmak olamaz. Bunun yanında, bu meslekten hemen herkesin bildiği gibi, işsizlik veya geçim sıkıntısı olmayan bir çok mimar ve mühendis, daha fazla para kazanmak, daha fazla çıkar veya daha yüksek mevkii/makam elde etmek için mesleğini ve görevini kötüye kullanarak eksik, hatalı ve kötü işlere imza atmakta, onay vermekte veya görmezden gelmektedir. Hem de sürekli, bu tür insanların sebep olduğu büyük can ve mal kayıplarıyla karşı karşıya kaldığımız halde.
Mimarlar ve mühendisler, yaptıkları her işte mesleki, ahlaki ve toplumsal sorumluluklarının farkında ve bilincinde olmalıdırlar. Mimar ve mühendislerin, mesleklerini icra ederken, birinci öncelikleri hiçbir zaman daha çok para kazanmak olmamalıdır. Unutulmamalıdır ki; insanlığın en temel ihtiyacı olan barınma, ulaşım, enerji ve üretim ihtiyaçlarının karşılanmasında mimar ve mühendisler önemli rol oynamaktadır. Toplumsal gelişme, refah ve yaşam kalitesi bu temel ihtiyaçların kalitesiyle doğrudan ilişkilidir. Dolayısıyla mimarlık ve mühendislik hizmetlerinin kalitesi toplumun yaşam kalitesini doğrudan etkilemektedir. Meslek ahlakına sahip, bilgili, tecrübeli, sorumluluk sahibi, kendisine, mesleğine ve topluma saygısı olan mimar ve mühendislere sahip toplumların her zaman önü açık olacaktır. Tersi durumda da toplum, geri kalmışlıktan, hiç uğruna can ve mal kaybına uğramaktan kendini kurtaramayacaktır.
Konuyla ilgili olarak daha önce yazdığım Mühendislik ve Meslek Ahlakı ve Mühendislik ve Toplumsal Sorumluluk yazılarını da okuyabilirsiniz.
Elinize, dilinize ve kaleminize sağlık Serbest bey.
Teşekkür ederim.